Hastanede geçirdikleri bir hafta boyunca Sedef yüzünün yanmasını
kabullenememişti. Her seferinde umutsuzluğa kapılıp ağlamaya başlıyordu. Kocası
işten izin alıp yeni bir ev ayarlamıştı. İçine de ufak tefek birkaç eşya
koyabilmişti.
Eski evlerine hiç benzemiyordu. Kendi evindeki rahatlığı ve
lükslüğü burada yoktu. Ev çok pisti. Kocası temizlemeye çalışmıştı ama erkek
işte ne kadar yapabilir ki. Şöyle bir kadın elinin buraya değmesi gerekiyordu.
Eşyalar desen ikinci el eşya satan bir yerden alınmıştı ve onlarda kırık
döküktü. Yayları eskimiş bir yatak iki çekyat bir buzdolabı ancak alabilmişti.
Bir de komşuların yardımıyla mutfak eşyaları vardı.
Sedef eve ilk geldiğinde
burada ancak tinerciler yaşar diye geçirdi içinden ama kocasına bir şey
diyemedi. Biliyordu oda üzgündü. Bu yaşananlar sadece Sedef’i değil kocasını da
yıpratmıştı. Ona rağmen hayata tutunmaya çalışıyordu. Hem Sedef kocasının
kendisi için çabalamasını da es geçemezdi. Sedef’i güldürmek için sanki her şey
normalmiş, aslında olması gereken buymuş gibi davranıyordu. Kim bilir içinde ne
fırtınalar kopuyordu.
Belki sedef uyuduğu zamanlarda kocasıda ince ince
ağlıyordu. Yetimhanede geceleri yorganın altına girip sessizce utana utana
ağlayan erkek çocukları gibi belki de oda saklanarak ağlıyordu.
Bu yaşananlar
kimin suçuydu?
Sedef hastanede yattığı dönemlerde uzun uzun düşünmüştü. Babası
için üzülüp kendini eve kapattığı zamanlarda aslında kendisini değil kocasını
cezalandırmıştı.
Kendisi böyle davranmak istediği için yapmıştı her şeyi ama
kocasının suçu neydi?
O mu öldürdü babasını? Hayır neden cezasını kocasına
çektirmişti. Bedelini neden kocasına ödetmişti.
Artık kendini toparlama vakti gelmişti. Hem artık yüzü de yanıktı ve
eskisi gibi güzel olmadığı için kocası onu artık sevmeyebilirdi. Kocasını mutlu
ederek elinde tutmaya çalışmalıydı.
“ Bugün hayatımın geri kalanının ilk günü ve ben geri kalan kısmı ilk
kısmından daha mutlu yaşayacağım.”
“Bana bir şey mi dedin hayatım?”
“Hı? Haa yok hayatım bir şey demedim. Şeyy… aslında evet bir şey demek
istiyorum sana yanıma gelir misin?”
Sobayı yakmaya çalışan kocası ellerini yıkayıp Sedef’in yanına oturdu.
“Seni dinliyorum bir tanem”
Sedef hiç konuşmadan sarıldı kocasına. Meğer ne çok zaman olmuştu böyle
sarılmayalı. Ne çok uzaklaşmıştı kocasından. Elmanın yarısı diğer yarısını
nasılda unutmuştu?
Kocası Sedef’in sarılmasına anlam veremedi ama içini bir sevinç kapladı.
Sedef’i normale dönüyordu. Gülümseyerek kapattı gözlerini. Alıp Sedef’i içine koyarcasına
sıkı sarıldı. Aşık olduğu kadın ona geri dönmüştü.
“Bugün yeniden doğuş” dedi kendi kendine. Sarıldıktan sonra Sedef elleriyle
kocasının yanaklarını okşuyor bir yandan da söze nasıl gireceğini düşünüyordu.
Kocası meraklı ve sevinçli bakışlarla onu bekliyordu.
“ Canımın parçası, yüreğimin en kör noktası, düşlerimin prensi,
hayallerimin tek süsü… Biliyorum seni çok üzdüm. Çok kızdırdım. Kendimi değil
seni cezalandırdım. Yaşadıklarımız senin suçunmuş gibi davrandım. Oysaki sen
beni mutlu etmek için uğraştın her zaman. Bunu görmedi kör gözlerim. Hayatım
bitmiş gibi davrandım. Seni umursamadım.
Kendimi hatalarım için
bedellendirirken en büyük hatamı yaptım. Seni bıraktım. Beni affetmen için
bundan sonra her şeyi daha güzel yaşatmaya çalışacağım sana. Biliyorum artık
eskisi gibi güzel değilim yüzümün yarısına baktığında güzeller güzeli Sedef’ini
bulamayacaksın artık ama hareketlerimle eski Sedef’i bu yuvamıza geri
döndüreceğim. İstersen doktora da giderim. İlaçlar kullanıp babama olan
suçluluğumu da yenerim. Hareketlerimi düzeltirim. Nolur beni sevmekten vazgeçme
bir tanem çirkinim, kötüyüm ama ben
seninim.”
Son kelimeler boğazında düğümlendi ve zor çıktı boğazından. Yine ağlama
krizi gelmişti ama tuttu kendini artık ağlamak yok dedi içinden. Artık
gülücükler vardı hayatlarında. Yeni ev yeni hayatını getirecekti Sedef’e.
Kocası Sedef’in sözlerini gözleri dolu dolu dinledi. Onun çaresiz mahcup
üzgün bakışları yüreğini burktu. Sanki bir yaprağın üstündeki su damlası kadar
masum, kırılgan ve bir çocuk kadar sevimliydi. Vazo kırdığı için annesinden
özür dileyen bir daha yapmayacağını söyleyen yaramazlar gibiydi. Gülmek istedi
Sedef yanlış anlar diye durdu.
Sedef’in konuşması bittikten sonra baktı
bir süre, daha fazla tutamadı kendini Sedef’in sırtından kendine doğru çekerek
gel buraya ufaklık aşkım benim yaramaz Sedef’im. Tamam vazoyu kırdın ama seni affediyorum :)
Sedef olanları anlamadı ama mutluydu uzun zamandır ilk kez gülüşüyorlardı…
bunun tadını özlemişti :)
10 Değerli Düşünce:
temsili resimde Sedef ne de güzel sarılmış öyle
:-))))
özledi yazık adamın ciğerlerini sökecek :)))
Tam haber vermek için geldim, yazınızın etkisi altında kaldım, benden önce davrandınız :) Yazı harika bu arada :)
evet ben sana erken geldim demek ki :) teşekkür ederim canım bu bir serii hikaye geçmiş bölümlere de bakabilirsin kocaman sevgiler :)
evet evet biliyorum diğerlerini de okudum ve yayınlamaya da devam ediniz harika
devam edecem zaten canım öpüyorum :)
bayıldım bayıldım hergün bakıyorum yensi yazılmışmı diye
bu kez biraz geciktirdim canım yaa kusuruma bakma :) iyi okumalar kocaman öpücükler :)
hadi bakalıım herşey hoş gibi duruyor ama bu sedef napıcak ki.
:)
Sedef'in eli dursa ayağı durmaz ayağı dursa dili durmaz bakalım yine ne yapacak :))
Yorum Gönder
Yorum Yapmak ister misin..?