Ah ne büyük pişmanlık.. Cemil Bey... Daha 2 yıl önceydi. Hiç acımadan bırakmıştı babasını huzur evine. Aslında bunu bile hak etmiyor diye düşünerek bırakmıştı onu oraya.
Her gün gözünün önünde olacağına uzakta başkaları baksın demişti. Hem arkadaşta bulurdu orada ne kadar uzak olursa o kadar iyiydi. Aradan uzun zaman geçti ama hiç aramamıştı babasını ne bayram ne özel günlerde arayıp bir sesini bile duymak istememişti.
Onunki ne nefret ne kindi. çok başka bir şeydi. Babasına her baktığında başına gelenleri hatırlayıp çeviriyordu başını. Bu duyguları öyle yoğun bir hale gelmişti ki artık dayanamayıp başvurdu huzur evine. Onu oraya bırakıp artık hayalindeki yaşama kavuşacaktı. Zaten şu dünyada bir annesi kalmıştı bir de sevdiği. Annesinin hastalığı çok ileriydi. Doktorlar hastanede yatmasının ona sadece yorgunluk vereceğini söyleyip evinde geçirsin son günlerini bahanesiyle taburcu etmişti.
Annesi o kadar büyük acılar içinde geceleri uyuyamazken babası eve sarhoş gelip bir de hırpalıyordu. Bu yaşına kadar kendisine yapılanlara göz yumdu ama annesi söz konusu olunca dayanamıyordu. Bir tek babası değil bazen onun meze arkadaşları da gelip evi cehenneme çevirirdi. Onlar geldiğinde ev evlikten çıkardı. ona karşı olan intikam duygusunun en son noktaya ulaşması o gece olmuştu....
..... Yine babası ve 3 arkadaşı kör kütük sarhoşken eve gelmişlerdi. O kadar içtikleri yetmezmiş gibi bir de evde devam edeceklerdi. Babası onu mezeleri hazırlatmak için mutfağa gönderdiğinde babasının bir arkadaşı mutfağa gelip onu rahatsız edecek cümleler kurdu.
Önce sarhoş işte deyip aldırmadı ama adam ileri gidiyordu. Ona dokunmaya kalkıp kenara sıkıştırdı. Yüzüne pis pis bakarak iğrenç kokan nefesiyle " Baban seni bana verdi benimsin artık" dedi. O anda kenarda duran bıçağı kavrayarak adamın yüzüne nefret dolu baktı. Bıçağı görünce adam korkup sessizce odaya giderken arkasına bakıp " Karımsın" dedi.
Bunun gerçek olma ihtimalini düşündükçe onların hepsini de öldürüp atmak istedi. Kımıldamadan yatan annesinin vücuduna sarılarak ağladı.. O gün yemin etti artık kimseye kendini ezdirmeyecekti. Annesi görmese bile o bir gün çok güzel bir hayata sahip olacaktı.
Söz verdi.. Ağladı...
Sabah olup da babası ayıktığında korka korka sordu dünkü adamın söylediklerini. Babası umursamazca gözlerindeki çapakları ovuştururken
"Dünkü içkilerin parası nereden geldi sanıyorsun" dedi.
Alçak adam onca sene çektirdiği yetmez gibi şimdide kızını bir içki parasına satmıştı. Bir baba bunu nasıl yapardı. Bu nasıl babaydı...
" Bu sözlerden sonra sen benim babam değilsin. ALLAH sana en kayık gördüğü cezayı versin. ALLAH seni bana muhtaç etsin ama o günde benden merhameti alsın."
Eee şimdi ne yapacaktı. Bir yanda hasta annesi vardı bırakıp gidemezdi. Bir yanda da kalsa o adamla evlenmek zorunda kalacaktı. Peki ya sevdiği, kurduğu hayaller, gördüğü rüyalar... Her şey boştu artık...
Acaba ölmeli miydi?
En doğrusu ne olurdu ki? Annesiyle birlikte ölseydi keşke diğer yanında da sevdiği olsaydı. Geceleri rüyalarında o adamı görüp sıçrayarak uyanıyordu. Gündüz de hep aklında o adamdan nasıl kurtulacağı vardı. Çok dua etti Allah'ım ya benim canımı al kurtulayım ya da bana başka bir çıkış yolu göster diye.
Hem bunlarla uğraşıyordu hemde annesi son günlerde daha da çok acı çekiyordu ağrıları artmıştı. Kaçınılmaz son yaklaşıyordu. Hep onun ağrılarının azalması için dua eder kendini unutur olmuştu. Bir gün yine gece 3 buçuk sularında annesinin iniltilerine uyanmıştı.
Babası olacak adam evde yoktu kim bilir nerede sızmış kalmıştı. Karısı burada can verirken o nerede kimin kapısındaydı. Yapacak hiç bir şey yoktu. Annesi ağlıyor kendisi ağlıyordu... Azrail kapıdan girmeye ALLAH'tan izin bekliyordu..
Son kez baktı annesinin yüzüne "Nur yüzlü annem ALLAH seni bana ahirette hazırlasın melek gibi karşıma çık. Cennet senin mekanın benim hayalim olsun. Hakkını helal et..."
Gözleri kapandı yavaş yavaş kızına gülümseyerek ruhunu teslim ederken alnından sıcacık bir ter damlası bıraktı kızının avuçlarına...
Ve son gelmişti. Olması gereken buydu.
Ama çok zordu kabullenmek. Dünyadaki meleği onu bırakıp gitmişti. Artık korumasız savunmasızdı ama bir o kadar da güçlü olmalıydı. Annesi yoksa hayali vardı anıları vardı ve bu ona güç verecekti. O gece sonraki gece ve daha sonraki geceler yapayalnızdı.. Babası ne eve gelir olmuştu ne de bir haber gelmişti ondan. Zaten istemiyordu gelmesin. Gelince çok mu hayrı dokunuyordu ki sanki. 3 gün geçtikten sonra annesini toprağa vermişti ve hayatına alışmaya çalışıyordu.
Babası eve uğramadığı için o adamdan da haber yoktu. "İyi bari onunla uğraşmıyorum bu kadar acımın içinde" diye geçirdi içinden.
Toprak yolda ayaklarını sürterek yürürken mahallenin kadınları kenarda konuşuyordu.
Meğer babası annesinin öldüğü gece sarhoşken bir arabanın altında kalmıştı. Ona vuran adan kaçmış onuda yol kenarında bırakmıştı. Kan kaybından dolayı geç kalınmış ve vücudunda kalıcı bazı hasarlar oluşmuştu artık bakıma muhtaçtı.
Bunları duyduğuna sevinmeliydi ama sevinemedi çünkü ona bakacak kişide yine kendisiydi. Annesi de bakıma muhtaçtı ama ona severek bakıyordu. Ya babası o öyle miydi annesi gibi içten bakar mıydı? Bakmayacaktı buna emindi.
Yine de hastaneye gidip durumu ayrıntılarıyla öğrenmek istedi. Doktorlar eve götürdükten sonra çok steril bir ortamda bakılması gerektiğini söyledi. Eğer bu ortam sağlanamazsa enfeksiyon kapabilirdi ve ölümle sonuçlanabilirdi.
"Aslında" dedi içinden "Aslında onu bırakmak varken ölüme neden ben bakıp bir de kendimi zorlayayım ki. Bırakayım da ölsün zaten kimseye hayrı yok bari zararı olmasın." ama vicdanı buna nedense engel oluyordu mantıklı düşündüğünde ektiğini biçmesi lazımdı aynı acıları çekmeliydi ama vicdan denen şey buna engel oluyordu.
Babasını alıp eve getirdi ilk günlerde sırf Allah rızası için bakacağım diyerek kendini avuttu ama yapamıyordu her geçen gün nefreti artıyordu. Babasının bu kazayı geçirmesinden sonra o adamda ortadan kaybolmuştu. Nedenini babası da anlamamıştı ama iyi olmuştu ohh.
Geceleri ettiği dualar tam tuttu derken başka bir şey oluyor hayatının düzeni yeniden bozuluyordu. Şimdi de geceleri babasını ne yapması gerektiğini düşünerek geçiriyordu.
En sonunda karar verdi hem o ölmeyecekti hemde onu görmeyecekti. Ertesi gün aynı ildeki huzur evine başvurdu. Babasıyla ilgili olanları anlattıktan sonra başvurusunun kabul edilmesiyle birlikte gidip babasını alıp huzur evine yerleştirdi.
Babasının yürümesinde biraz sıkıntı vardı ama yatalak değildi. Koltuk değnekleriyle birlikte yavaş yavaş yürüyordu onu en çok zorlayan kaza sırasında dişlerinin arasında kalan dilinin kopmasıydı ve geç kalındığı için bir daha konuşamamasıydı.
Huzur evine vardıklarında ona ayrıla yatağa babasını yatırıp karşısına geçti.
" Sen bu zamana kadar ne annemi ne beni insan yerine koymadın ama ben senin kızın değilim annemin kızıyım ki ben senin yaptığını yapmıyorum. Sana ben baksaydım bir süre sonra dayanamayıp öldürürdüm. Burada güvende olacaksın hemde sana çok iyi bakacaklar. Bende buraya kadar artık sedef diye bir kızın yok."
Kapıdan çıkarken babasına dönüp baktığında babasının gözlerinden damlalar süzüldüğünü görünce oda dayanamamıştı huzur evinin merdivenlerinde hüngür hüngür ağlamıştı..
Çektiği acılara annesine, babasının ağlamasına, kaderine , her şeye....
Aradan geçen 2 yıl boyunca onu arayıp sormamış evlenip hayallerindeki kadar mutlu bir yuva kurmuştu. Onu çok seven bir eşi vardı ve hayatı mükemmelken bir gün çalan telefon yine onu eski acılarına döndürmüştü. Olanları hatırlayıp olduğu yerden kalkamayan sedef aradan geçen zamanda kalbinin yumuşadığını anlayıp babasının gözyaşlarına bir kez daha ağlamıştı.. .
Ne yaparsa yapsın o babasıydı..
Ahh ne büyük pişmanlık..
8 Değerli Düşünce:
ne olursa olsun, ne yapmış olursa olsun onlar bizim anne babalarımız. eğer bizim içimizde bir damla insanlık varsa bize ne yapmış olurlarsa olsunlar onların bize yaptıklarını biz onlara yapamıyoruz. zaten aynısını yapsak onlardan ne farkımız kalırdı ki. bence insanlar böyle düşünmeli.
Allah'a şükür ben bu konularla sınanmadım. Babam vefat edeli yaklaşık 7 ay oldu. Keşke şimdi yanımızda olsa diyorum. Bazen kendimi suçlu hissediyorum sanki onun aramızda olmaması benim suçummuş gibi geliyor bazen :( bu niye böyle oluyor kar tanem?
doğru söylüyorsun meleğim onlar ne yaparsa yapsın bizi dünyaya getiren vesileler ama insan bazen nefsine yenik düşüyor, hatalar yapıyor. senin babanın ölümünden neden sorumlu olacağını anlayamadım meleğim seninle ne alakası var ki allah ona o kadar ömür biçmiş bizim garantimiz var mı ki?
heeey gelcem yine.
:)
ama baksana iki mim var.
yazıyı dün yazdığımda, senin internet probleminin çözüldüğünü bilmiyodum.
sonra gördüm öykünün devamını.
yani uygunsan, finaller filan sıkıştırmıyorsa, iki tane mimin var işte.
şimdi birine adını yazıyom.
tamammış mı.
:)
tmm deep bugün cevaplarım bitti finallerm :)
tımım piki.
her okulda final tarihleri farklı da.
geçmiş olsun.
:)
netin de gelmiş.
:)
hikayeyi akşam okucam tadını çıkararak.
herhalde önemli bi yerinde kesmişsindir yinee.
:)
ben bitirdim kurtuldum darısı bitiremeyenlerin başına deepp akşama yeni bölümüde yayınlayacam iki bölümü birden okursun net.in olmadığı günlerin telafisi olarak hızlı hızlı yayınlıyorum :D
bi dakka ya konu değişti sanki karmaşıklaştı.
:)
daha da karışacak canım sen dur daha :)
Yorum Gönder
Yorum Yapmak ister misin..?