Oturduğu yerde uyuyakalmıştı.
Bir sıcaklık hissetti yüzünde. Rüya sandı önce ama hayır uyanıyordu. Kocasının eli onun yüzünü okşayıp gözleri onun masum uyuyuşunu seyrediyordu.
Gülümseyerek baktı.
Bir yıldır ilk kez hafta içi bir gün kocasından sonra uyanmıştı. Normalde kocasını hep böyle uyandıran o olurdu. Bugün roller değişmişti. Aslında hoş oluyormuş yani kocası da ağzının tadını biliyormuş..
Üstündeki battaniyeyi kenara çekip kocasının yanağına bir öpücük kondurduktan sonra mutfağa yöneldi.
Kahvaltı hazırlamaya başlayacakken kocası gelip "Bugün her şey çok başka olacak" dedi ve kahvaltı için uğraşmamasını söyledi.
Bugün kainatın prensesi oydu. Kendini kanatlarını açıp da havalanacakmış gibi hissediyordu. Bugün gerçekten çok başkaydı. Ne de romantik başladı. Sabahı böyleyse akşamı için çok büyük bir sürprize kendini hazırlamaya başlamıştı bile.
Kocasını işe gönderdikten sonra hediyeyi koyduğu yerden çıkarıp çantasına koydu her ihtimale karşı çantada durmalıydı.
Elini yüzünü yıkadıktan sonra tam bir şeyler atıştırmak için tekrar mutfağa girmişti ki kapının zili çaldı. Saçını başını düzeltip kapının merceğinden bakmayı bile düşünemeden açtı kapıyı.
Aman ALLAH'ım bu da ne daha az önce işe göndermişti oysa ki. Vay bee sürpriz erkenden başladı. Elinde, kahvaltılıklarla dolu tabii ki yek bir kırmızı gülle bir tepsiyle kocası gülümsüyordu.
" Yoksa benim prensesim o narin bedenini yorup bir de kahvaltı mı hazırlayacaktı."
Ne diyeceğini bilemeden atladı kocasının boynuna sarılıp sarılıp öptü. Teşekkür etti ALLAH'a onu hediye ettiği için şükretti.
Kahvaltıya davet etti yakışıklı, karizmatik, romantik kocasını . Prenses başka zaman müsait olmaz bu fırsatı kaçırma dedi birde gülüşerek sarıldılar ama kocası işe geç kaldığı için katılamadı kahvaltıya. Tek başına yaptı ama hala sanki rüyaydı yaşadıkları.
Sabahın ve yaşadıklarını huzuruyla kahvaltısını bitirip hazırlandı kuaföre gitti. Saçlarını doğal ama bakımlı hale getirdikten sonra hafif bir makyajla kendini hazırladı.
Artık kocasından haber bekliyordu. Saatler çok yavaş geçiyordu. Hatta geçmek bilmiyordu. Heyecanlı bekleyişi sona erdiren telefonun sesi çınladı sessiz evde.
Konuştuktan sonra giyinip aşağı inmesi için yarım saati vardı. Hemen dolaba koştu. O ilk gün üstünde olan kıyafetleri çıkardı. Zaman su gibi akıp gitmişti ama elbise hala bedenine tam oturuyordu. Saçlarının doğal yapılı olması bir an için onu yıllar öncesine götürmüştü.
Hediye zaten çantadaydı ve hazırdı. 5 dakikaya gelirdi kocası da. Elbiseyi hemen görmesin diye üstüne uzun bir hırka giyinmişti. Fark edilmiyordu artık.
Aşağıda beklemeye fırsat kalmadan kocası sokağın başında arabayla gözükmüştü. Hemen binip yanağına tek öpücük kondurdu.
Nereye gittiklerini bilmiyordu ama sanki tanımaya başlamıştı yolları. Radyoda kısık sesle çalan Sezen Aksu eşliğinde yol alırken kocası arabayı sağa çekip
"Artık gözlerini kapatma vakti" dedi.
Kısa bir şaşkınlıktan sonra bu emre boyun eğip kocasının gözlerini boynundaki fularla bağlamasına izin verdi.
Gözleri bağlı olarak biraz daha gittikten sonra durdular. Kocası arabadan indirip onun kolundan tutarak kararan havada esen hafif rüzgar eşliğinde yürüttü.
Adımlarını yavaş yavaş atıyordu. Bu anların tadını çıkarmak istiyordu.
Biraz yürüdükten sonra durdu ve kocası onun gözlerindeki fuları açtı.
Gözleri kamaştı.
Acaba bu bir hayal miydi yoksa hala rüya devam mı ediyordu?
Uzun bir şaşkınlık yaşadı.
Burası onların tanıştıkları yerdi.
Şu an karşılarında duran bankta mutsuz mutsuz oturduğu bir günde tanımıştı onu.
Ama burası nasıl oldu da bu kadar güzel hale geldi.
Ayaklarının ucundan başlayan kır çiçekleri onun için yol olmuştu.
Bankın her yerinde küçük mumlar sönmemek için direniyordu.
Açık hava ama kulağına onların şarkılarının notaları çalındı. Bu harika bir akşamdı.
Çevrede kimseler yoktu dünya durmuştu ve zaman akmıyordu.
Sadece ikisi ve aşkları vardı.
Kocasının boynuna sarılıp dakikalarca ağladı...
..ağladı.... ağladı.....
Sonra beraber o yoldan yürüyüp banka gittiler oturup sarıldılar ilk buluşmada olduğu gibi.
Hırkasını çıkarmak aklına gelmişti.
Ayağa kalktı.
Düğmeleri açıp omuzlarından sıyırınca elbisesini gören kocası da şaşkınlık içindeydi.
İkisi birden ilk buluşmayı hatırlatan bir şeyler yapmışlardı.
O an daha da aşık oldular. Her şey biterdi ama onların aşkı bitmezdi. Sanki birbirlerine asırlardır hasretmiş gibi ellerini hiç bırakmadan oturdular.
Mutluluk ve huzurun zirvesindelerdi.
Sarılmış otururlarken kocası onun yüzünü okşayıp ceketin cebinden bir kutu çıkardı. Elini tutup zarif parmağına taktı pırlanta yüzüğü. elini ufacık öpüp kulağına yanaşıp fısıldadı.
"HEP BENİM OL."
Kısa bir sessizlik ve ardından ..
" HEP SENİN OLACAĞIM. TEK SENİN OLACAĞIM "...
Sıra onun hediyesindeydi. Çok uğraşmıştı bunu hazırlamak için. Çantadan kutuyu çıkardı kocasına uzattı.
En şirin gülümsemesiyle...
Kocası eline aldı kutuyu açtı.. İçinden çıkan kravata baktı..
Ardından orada duran ikinci kutuyu açtı. İçinden kol düğmeleri çıktı.
Baş harfleri yazılıydı her birinde. Bir de not vardı küçük bir kağıtta.
" Benim adımın baş harfini sol koluna tak kara sevdam ben senin sol yanınım..."
Kol düğmelerinin etkisinden kurtulamamışken gözüne kravatta ki ufacık harfler ilişti.
Uzaktan bakınca çizgi gibi görünen şeritler aslında duygularının kelimelere dökülmüş haliydi.
" Sevgilim yıl 1998 ben parkta mutsuzluk içinde hayata küserken sen geldin hayatıma girdin şirin bir parkta ufak bir bankta oturdun yanıma bakışlarına vuruldum ben senin. Kalbimi verdim o gün sana bana hiç verme hep senin olayım hep senle olayım. SENİ SEVİYORUM...."
16 Değerli Düşünce:
çok güzel bir hikaye,okuyunca duygulandım...
amatörce işim başarıya ulaşıyor demek ki teşekkür ederim :)
Aşk'ı iliklerime kadar hissedebilirdim
Eşini aldatan bir kadının itirafları olmasaydı ...
Harikasın canım.
merhaba..takipteyim..ben de beklerim...
herkes hata yapar kuğum bunları yaşayan biri bile, oysa ki her sey nasılda güzel ... teşekkür ederim canım senden bunu duymak beni çok mutlu etti :)
merhabaa hoşgeldin sevda :) yorumların benim için değerli, en yakın zamanda blogunu inceleyecgm :)
önce ne kadar güzel keşke o kadının yerinde ben olsam dedim.
Ama sonra... Sonra olanlar... Yok dedim ben kimsenin yerinde değil kendi yerim de olayım kendi hikayemi yol arkadaşım kim olacaksa onunla birlikte yazayım...
senin yol arkadaşında seni bulutlar üstünde bir şatoda yaşatsın meleğim :)
Bilemiyorum canım ,sevdiğine haksız yere küsersin bu hatadır,sevdiğini olmadık anda terkedersin bu hatadır ama bu konu için inan ki bilemiyorum,
Bildiğim tek şey ben buna hata diyemiyorum. Aldatmaların bazıları da doyumsuzluktan oluyor sanırım dur bakalım hikaye daha yeni, ben kendimi çokmu kaptırdım ne yinede bu kadar güzel şeyler yaşayan insanların aldatması çok ters geliyor bana...
hata o kadar geniş bir başlık ki kuğum azıları ufacık olur toz gibi üflersin gider unutursun ama bazıları hayatını etkiler, yapmaman gerekir çünkü nedenin yoktur ama yaparsın yine de. burdaki kadının ki tamamen doyumsuzluktan kugum. hikayenin amacıda o zaten insanlara alttan alttan kıymetini bilin mesajı vermek.. allah korusun aldatmaktan da aldatandan da ..
mutlu olalım da canım bana 2 oda bir salon evde yeter. ben yeter ki onunla olabileyim :)
olmaz ben seni vermem iki odalı eve gelin etmem şato olmazsa olmaz :):)
:) canım benimmm çook teşekkür ederimmmm :)
bu arada sana bi mail attım.
ne demek meleğim :)
ah ne güzel.
herkes böle olsa.
erkekler böle olsa.
:)
çok nadir oluyor deepp senide bulsun böylesi :)
Yorum Gönder
Yorum Yapmak ister misin..?