Şu anda tüm hanımefendi çizgimden kaymış bir şekilde Fenerbahçe-Plzen maçı sonrasından bildiriyorum.
20 yılın yaklaşık 15 yılında Fenerbahçeliysem ve her yıl benden 5 yıl ömür götürürse aslında ben 20 değil en az 75 yaşındayım. Size bugünkü maçtan bahsedeyim:
Zaten 2 gün önceki GS maçından beri sabırsızlıkla bu maçı bekliyordum. Sabahtan okulda stajımda sorun çıkaran hocaya çemkirdim. Sınıfın önünde bana bağırmaya başladı bende dayanamadım ona bağırdım. umarım dersten bırakmaz yoksa bir sene uzayacak okulum.
Neyse zaten benim sinirlerim bu derece tepemde halay çekerken önceden en yakın arkadaşımla planladığımız pasta ve yemek malzemeleri fuarı gezme işi kaldı. Ablamın arayıp hava çok güzel çıkalım dışarı demesine kadar yurtta odada pinekledim ve sinir düzeyimi kontrol altına aldım. Manevi kardeş edindiğim çocuktan 2. mektup da geldi bu arada onuda yayınlayacam. Hazır dışarı çıkmışken Kızılaydan ona bir şeyler alıp paket hazırlamak istedim. onun için alışveriş yaptıktan sonra mükemmel bir mekanda tıka basa doyana kadar yemek yedim. Halbuki kibar kibar ve az yemem lazımdı ama dedim ya hanımefendi çizgimden kaydım bugün.
Her neyse o yemeğin lezzetinden ve yanında gelen 7-8 çeşit mezeden bahsetmiyorum bile.. Hele en son ikram olarak her masaya verilen semaver çayın lafını bile etmeyecem :)))
Yemekten sonra tekrar bahçeliye geldik ablamın eşyalarını benim yurttan aldıktan sonra onu gölbaşı dolmuşlarına bindirmek için anayola çıktık. 20 dk kalmıştı maça. İçimiz içimizi yiyor nasıl yetişecez diye ama bir yandan da o saatte ablamı yalnız bırakamazdık.
Umutsuzluk tavan yapmışken geldi dolmuş. Maça 5 dk kalmıştı. Öyle bir koştuk ki arkadaşım ve ben birisi bizi görse peşimize sapık, katil, manyak biri takıldı ve canımızı almadan rahatlamayacak sanardı. Maraton koşmamız bize yetmedi hatta ikimizinde kalp hastası olmasından ötürü zararı bile oldu. Saatler oldu ama nefesimiz henüz düzene girmedi. maçın 56.saniyesine yetiştik.
İzlemeye başladık ilk yarının sonuna kadar sıkıcı ilerledi ama sonra esas kısım başladı bol küfürlü, bağrışmalı, hakaretli, arada bir sevinç çığlıklı sağlama yakın bir maç oldu. Tüm sinirimi boşalttım diyebilirim. Son dakikalar ise ömrümden ömür aldı götürdü. Maç bittiğinde yorulduğumu hissettim kalkamadım yerimden...
Ben sana kızsam da senden vazgeçilmez kanarya.. Avrupada iki Türk takımı olarak ilerliyoruz helal bize. Yolunuz açık olsun aslanlar ve kanaryalar...( yıllar önce survivor vardı aynı bu isimde onu hatırladım. haa bu arada bu sene survivorda Dağhan Külegeç var yani izlenirrrrr :) )
Aaa bir de dün tiyatroya gittim. Dar Ayakkabıyla Yaşamak oyununu izledim. İşçilerin açlık grevinden para kazanmaya çalışan medyayı konu alan bir oyundu. Sol düşünceler hakimdi. İnsanın ufkunun açılması için sağ sol ayırmamalı hepsini izlemeli bence gayet hoştu ben sevdim tavsiye ederim. Oyun sonunda da Özgün Çoban ile tanıştık. Oda gayet sempatikti :) Herkese hayırlı geceler efendim :)
4 Değerli Düşünce:
fenerbahçenin sana yaptığına bak :)
Tebrikler bu arada :)
Ölürsem sebebi Fenerbahce dönence bak şahitsin :)
Teşekkürler bu zafer hepimizin :)
Canm benim insaallah derslerde o hocan sıkıntı çıkarmaz
umarım canım yoksa bir kat daha nefret ederim ondan
Yorum Gönder
Yorum Yapmak ister misin..?